Mesleğimiz açısından önceki yıllara göre daha da kötü bir yılı geride bırakıyoruz.
Haberciliği halk adına denetleme bilinciyle yapanların hedef alındığı bir yıl daha bitti.
Yalnızca aralık ayında birçok hak ihlaline tanık olduk.
Gazeteler okuruna ulaşamadı.
2019 yılında da “baskı”, “sansür”, “işsizlik”, “kapanma”, “kapatma”, “saldırı”, “mobbing” kelimelerinden bağımsız bir gazetecilik tanımı yapamadık ne yazık ki…
Yapılan yönetmelik değişiklikleriyle gazetecilerin basın kartı alması daha da zorlaştı.
Medya, halkın gerçek sorunlarından kopuk olarak “algı” haberciliği yapmaya devam ediyor.
Basın İlan Kurumu, önce BirGün ve Evrensel gazetelerine ilan ve reklam akışını durdurdu ardından Cumhuriyet gazetesine de bir köşe yazısı ve bir haber gerekçesiyle 19 gün ilan ve reklam akışını kesti.
Akit Tv sunucusu Fatin Dağıstanlı, Cumhuriyet gazetesini hedef göstererek “Toplanın el bombası atalım” dedi.
Gazeteci Murat İde, evinin önünde 8 kişi tarafından yumruklu sopalı saldırıya uğradı. Saldırıyla ilgili yakalanan 8 şüpheliden 6’sı serbest bırakıldı!
Tüm iddiaların tek tek çürütüldüğü Sözcü gazetesine yönelik kumpas davasında ise mahkeme gazetenin yönetici ve yazarlarına, basın ve hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek cezalar verdi.
Tüm bunların yanında bugün; görüyoruz ki gazetecilerin, gazetecilik yapmalarına dahi tahammül edemeyen zihniyetin sözcülüğünü, kendilerine gazeteci gömleği uyduranlar sürdürüyor.
Bizler asıl mücadeleyi, genelde ve yerelde tüm gazetecileri belli kalıpta görmek isteyen, kamu kaynaklarından beslenip yüceltilen medya mensuplarına karşı verir hale geldik.
Çok da uzağa gitmeye gerek yok.
Bunun en son örneğini Bursa’da yaşadık.
AKP’ye dönük her türlü eleştirel(!) yayını hainlikle, devlet veya İslam düşmanlığıyla yaftalayan bu besleme zihniyet, kendi medyasında gazeteleri ve gazetecileri açık açık tehdit etmekte ve hedef göstermektedir.
Bireysel çıkarları uğruna gazetecileri hedef gösteren Şehir gazetesi sahibi Nezir Asaroğlu bu zihniyetin öncülüğünü üstlenirken, gazetecileri toplumun bir kesimine hedef göstermekten çekinmeyen, evrensel gazetecilik kurallarıyla ilgisi olmayan bir linç-hakaret dilini kuralmış gibi benimseyen, yazı işleri birimini iftira kampanyalarının kurgu ve montaj odasına çeviren, Bursa basın tarihinin kara bir lekesi olarak anılacak hale gelmiştir. Nezir Asaroğlu, gazetesinden, gazetesinin internet sitesinden, sosyal paylaşım platformlarından gerek ÇGD Bursa Şubesi’ni gerekse de ÇGD Bursa Şube Başkanı Rabia Deniz’i iftiralarıyla hedef göstermiştir. Tamamını paylaşmaya dahi gerek duymadığımız haberlerde yine dernek yönetim kurulu üyelerini ve derneği hedef alan bir dil kullanmıştır.
Bu şahısla ilgili yasal süreci başlatmakla beraber, nefret söylemiyle başlayan ve giderek suça dönüşen eylemleri nedeniyle savcıları göreve çağırıyoruz.
Yine Basın İlan Kurumu’na da kendi belirlediği Basın Ahlak Esasları’nı hatırlatmak isteriz: “Suça tahrik veya teşvik edecek ve suç ile mücadeleyi etkisiz kılacak yayın yapılamaz. Kişi, kurum ve toplum katmanlarına yönelik yayınlarda, eleştiri sınırlarını aşan aşağılayıcı sözcükler kullanılamaz; hakaret edilemez, sövülemez iftira ve haksız isnat yapılamaz”
Çağdaş Gazeteciler Derneği Türkiye’de iktidarın benimsediği “tek tip” anlayışının her zaman karşısındadır.
Kentimizde bir elin parmaklarını dahi geçmeyen, meslektaşlarımızı ve çalıştıkları kurumları hedef gösteren bu çürümüş zihniyete karşı ÇGD ve üyeleri her zaman evrensel gazetecilik ilkelerini savunmayı sürdürecektir.
ÇGD BURSA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU