Pazartesi , Aralık 23 2024
Anasayfa / Arşiv / COVID-19 pandemisinde güncel durum

COVID-19 pandemisinde güncel durum

Prof. Dr. Kayıhan Pala

Bir toplumda ya da bir bölgede belirli bir hastalığın, içinde bulunulan mevsim ya da ay içerisinde normalde beklenen sayıdan daha fazla kişide görülmesi durumuna “salgın”, birçok ülkeyi etkisi altına alan büyük salgınlara ise “Pandemi” adı verilmektedir.

Aralık 2019’da Çin’in Hubei eyaletinde Wuhan’da ortaya çıkan yeni koronavirüs hastalığı için Dünya Sağlık Örgütü önce 30 Ocak 2020’de “Uluslararası Halk Sağlığı Acil Durumu”, ardından da 11 Mart 2020’de “Pandemi” ilan etti.

Covid-19 pandemisinde 31 Mayıs 2020 tarihi itibarıyla tüm dünyada 6 milyonu, Türkiye’de ise 160 bini aşkın doğrulanmış olgu (PCR testi pozitif) ve dünyada 370 binden Türkiye’de ise 4 bin 500’den fazla doğrulanmış ölüm söz konusudur (1). Ancak tanı testi olarak kullanılan PCR testinin kişi Covid-19 hastası olduğu halde çeşitli gerekçelerle (enfekte bireyde hasta materyalinin çok az olduğu kalitesiz örnek, örneğin enfeksiyonun çok erken ya da geç evresinde alınması, örneğin uygun bir şekilde işlenmemesi ve gönderilmemesi, PCR inhibisyonu veya virüs mutasyonu gibi testin doğasında bulunan teknik nedenler vb.) negatif sonuç verdiği de bilindiğinden; doğrulanmış olgulara klinik ve epidemiyolojik olarak tanı alanlar, olası/kuşkulu olgular da katılacak olursa, bütün dünyada hasta sayısının ve ölüm sayısının açıklanandan daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye nüfusa göre dünyanın en kalabalık 17. ülkesidir. Pandeminin üçüncü ayına doğru (31 Mayıs 2020) bütün dünyada Covid-19 doğrulanmış olgu sayısında 11. sırada, Covid-19 doğrulanmış ölüm sayısında ise 16.sıradadır.

Sağlık Bakanlığı halen olguların ve ölümlerin bölgelere, il ve ilçelere, yaş gruplarına, cinsiyete, sosyal sınıflara, eşlik eden hastalıklara, hastalık bulgularına ve risk gruplarına göre dağılımını açıklamaktan kaçınmaktadır. Türkiye’de olgulara ve ölümlere ilişkin dağılımların açıklanmaması pandemi ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapmayı engellemektedir. Türkiye’de Covid-19 pandemisinin yönetimi şeffaflıktan uzaktır.

Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın Covid-19 ile ilgili yapılacak bütün araştırmaları izne tabi tutması da Türkiye’de Covid-19 araştırmalarının yeterince yaygın olarak yapılmasını engelleme, en azından yavaşlatma potansiyeline sahiptir.

Türkiye, milyon kişi başına günlük doğrulanmış olgu sayısı bakımından komşu ülkelerle karşılaştırılacak olursa (31 Mayıs 2020), İran ile benzerlik gösterdiği, Bulgaristan ve Yunanistan’da ise günlük doğrulanmış olgu sayısının Türkiye’den daha az olduğu gözlenmektedir (Şekil 1) (2).

 

Şekil 1. Türkiye ve komşu ülkelerde bir milyon kişi başına günlük COVID-19 doğrulanmış olgu sayısı

 

Türkiye, milyon kişi başına günlük doğrulanmış ölüm sayısı bakımından komşu ülkelerle karşılaştırılacak olursa (31 Mayıs 2020), ilk 30 günde İran ile benzerlik gösterdiği, daha sonra günlük ölüm sayısının İran’dan düşük seyrettiği; daha önce düşük seyreden Bulgaristan’ın 50.günlerden sonra Türkiye ile benzerlik gösterdiği, Yunanistan’da ise günlük doğrulanmış ölüm sayısının Türkiye’den düşük olduğu gözlenmektedir (Şekil 2) (2).

 

Şekil 2. Türkiye ve komşu ülkelerde bir milyon kişi başına günlük COVID-19 doğrulanmış ölüm sayısı.

 

Türkiye’de nüfusa göre yapılan test sayısı birçok ülkenin gerisindedir. Ülkemizde toplam test sayısı açıklanmakta, ancak test yapılan kişi sayısı ve bu kişilerin özellikleri (hasta, temaslı vb.) açıklanmamaktadır. OECD ülkelerinde bin kişi başına ortalama 27,7 test yapılmışken bu sayı Türkiye’de 13,2’dir (Şekil 3) (3).

 

Şekil 3. OECD Ülkelerinde bin kişiye düşen COVID-19 tanı testi sayıları

 

Covid-19 salgınının başlangıcından bugüne kadar yapılan araştırmalar, hastalığa yol açan virüsün (SARS-CoV-2) kesin olmamakla birlikte vahşi yaşamdan kaynaklandığını göstermektedir. Covid-19’a özgü bir aşı ve hastalığa karşı etkili bir ilaçla tedavisi henüz mevcut değildir. SARS CoV-2 daha önce insanları hastalandırdığı bilinmeyen bir etkendir ve hastalığı (Covid-19) geçirip sağlığına kavuşanlarda kalıcı bağışıklığın gelişip gelişmediği de henüz kesin olarak bilinmemektedir.

 

Dünyanın değişik ülkelerinden elde edilebilen verilere göre (Ülkemizde olguların ve ölümlerin dağılımına ilişkin herhangi bir veri yayınlanmadığı için, Türkiye’ye özgü risk grupları değerlendirmesi yapılamamaktadır.) ilerlemiş yaş (60 yaş ve üzeri), kronik hastalığı olan erişkinler (Kalp/damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı, astım, kronik böbrek hastalıkları, karaciğer hastalıkları, bağışıklık sistemini zayıflatan rahatsızlıklar ve kanser), obezite ve tütün kullanımı risk grubunu oluşturmaktadır.

Pandeminin yükü sosyal sınıflar arasında eşitsiz dağılmaktadır. Yoksullar, yoksunlar, göçmenler ve sığınmacılar diğer birçok hastalıkta olduğu gibi bu hastalıktan da daha fazla etkilenmektedir. Türkiye’deki durumu henüz bilemesek de çeşitli ülkelerde açıklanan verilere dayalı olarak hesaplanan epidemiyolojik göstergeler, örneğin ABD’de beyazlara göre siyahlarda, Latin Amerikalılarda, göçmenlerde ve Amerika yerlilerinde hastalığın yükünün daha fazla olduğunu göstermektedir. İngiltere’de yapılan çalışmalarda da Covid-19’a bağlı ölümlerde beyazlarla karşılaştırıldığında siyahlar, Asya kökenliler ve etnik azınlık grupları arasında kabul edilemez farklılıklar olduğu ortaya çıkarılmıştır.

 

Türkiye’de gerek DİSK’in yaptığı açıklamalar (DİSK-AR tarafından 27 Nisan’da yayınlanan raporda DİSK üyesi işçiler arasında Covid-19 pozitif vaka oranının Türkiye’deki toplam vaka oranının 3,2 katı olduğuna dikkat çekildi), gerekse de iş cinayetlerinin pandemi sırasında azalma göstermemesi (2019 yılı Nisan ayında 153 çalışan vefat ederken, en az 103’ü Covid-19 nedenli olmak üzere 2020 Nisan’ında 220 çalışan yaşamını yitirdi), hastalığın yükünün emekçilerde daha ağır olduğunu ve ağır bedeller ödemek zorunda kaldıklarını göstermesi bakımından önem taşımaktadır.

 

Covid-19 hastalığı sırasında olguların yaklaşık yüzde 80’i bulgu göstermeden veya hafif ve orta derecede bulgularla seyrederken; olguların yaklaşık yüzde 15’inde şiddetli bulgular, yüzde 5’inde ise kritik derecede ciddi bulgular gözlenmektedir (4). Hastalık, bulgu göstermeden geçirilse bile bulaşı sürmektedir.

 

Tüm hastalananlar içerisindeki ‘enfeksiyon ölüm hızı’ henüz bilinmemektedir, ancak doğrulanmış olgular ve ölümlere göre hesaplanan olgu ölüm oranından daha düşük olabileceği tahmin edilmektedir. Covid-19 hakkındaki yayınlanmış kanıtların sistematik incelemesine ve meta-analizine dayanarak yapılan hesaplamalarda hastalığın enfeksiyon ölüm hızı yüzde 0,49-1,01 arasında değişmektedir (5).

 

Covid-19  ile ilgili henüz birçok konu belirsizliğini korumaktadır. Örneğin ülkeleri pandemiye karşı benimsedikleri strateji ve sağlık sistemlerinin yanıt verme kapasiteleri açısından karşılaştırabilmek için gereksinim duyulan, yaşa göre standardize edilmiş, epidemiyolojik göstergeler henüz hesaplanabilmiş değildir.

 

Covid-19  enfeksiyonu toplumun yeterince bilgilendirilememesi ve kimi zaman yanlış bilgilendirilmesi yüzünden küresel ölçekte bir paniğe yol açmıştır. Dünya Sağlık Örgütü yetkililerinin, ‘Yalnızca bir hastalık salgınıyla savaşmıyoruz, aynı zamanda bir aşırı (yüzeysel/yanlış) bilgilendirme salgını (Infodemi) ile de mücadele ediyoruz’ açıklaması 21. yüzyıl salgınlarına yeni bir boyut eklendiğini göstermesi bakımından önem taşımaktadır.

 

Günümüzde yanlış bilgilerin (hatta komplo teorilerinin) geleneksel medya ve sosyal medya aracılığıyla toplumun geniş kesimlerine ulaştırılabilmesinin kolaylığı, halk sağlığı açısından yeni ve önemli bir tehdit olarak karşımızda durmaktadır. Bu belirsizlik döneminde en çok gereksinim duyulan güvenilir bilgilerin, şeffaf olarak tanımlanmış olguların, müdahale edilmemiş iletişim olanaklarının ve çıkar çatışmasından uzak hakemli bilimsel dergilerde yayınlanmış araştırmaların güvenilir kurumlar aracılığıyla hızla yayılmasıdır. Doğrulanmış bilgi, panik hastalığına karşı bilinen en etkili önleme yöntemidir (6).

Bu pandemi sırasında bütün dünyada sağlık çalışanları çok etkilenmiştir. Zonguldak Valisi tarafından 18 Nisan’da yapılan açıklamaya göre, Zonguldak’ta enfekte olan sağlık çalışanlarının oranı (567 pozitif vakadan 137’si sağlık çalışanı, yüzde 24,2) dünyanın en yüksek oranlarından birisidir. Türkiye’ye ilişkin veriler Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak açıklanmadığı için güncel sayılar bilinmemekle birlikte; 10 binin üzerinde sağlık çalışanının enfekte olduğu tahmin edilmekte ve 39 kişinin yaşamını yitirdiği bilinmektedir.

 

Covid-19 pandemisi konuyla ilgili bilim insanları için şaşırtıcı olmamıştır. Dünya Sağlık Örgütü 2007 yılında bulaşıcı hastalıkların daha önce görülmemiş bir hızda ortaya çıktığı konusunda uyarmıştı. Aynı yıl, araştırmacılar yayınladıkları makalede ‘SARS’ın yeniden ortaya çıkmasına hazır olmak zorundayız. SARS ve diğer virüslerin hayvanlardan veya laboratuvarlardan yeniden ortaya çıkma olasılığı ve hazırlıklı olma ihtiyacı göz ardı edilmemelidir’ diyerek koronavirüslerle ilgili önemli bir uyarıyı da paylaşmıştı (7).

 

1970’lerden bu yana yaklaşık 40 yeni bulaşıcı hastalık (HIV, SARS, MERS, Ebola, kuş gribi, domuz gribi, Zika vb.) keşfedildi. Geçmişten çok daha sık ve çok daha uzak mesafelere seyahat eden, daha yoğun nüfuslu bölgelerde yaşayan ve vahşi hayvanlarla daha yakın temasa giren insanlar, yeni bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması ve hızla yayılması ile küresel salgınlara neden olma potansiyeli taşımaktadır.

Öte yandan iklim değişikliğiyle ilgili sıcaklık artışları küresel ekosistemleri ve gıda üretimini bozmakta, aşırı hava olaylarına ve orman yangınlarına neden olmakta, deniz seviyesinin yükselmesiyle kıyı topluluklarını tehdit etmekte ve bulaşıcı hastalıkların yayılması için uygun koşullar yaratmaktadır.

Bilim insanlarına göre, hayvan topluluklarında henüz keşfedilmemiş bir milyonun üzerinde virüs türü bulunmaktadır ve bunların en az yarısının önümüzdeki on yıllarda insanlarda hastalık yapabilme potansiyeli söz konusudur. 21. yüzyılda dünyayı pandemiler beklemektedir.

 

Covid-19 pandemisini, pandemiye yol açan virüs başta olmak üzere, virüslere karşı yürütülmesi gereken (aşı, ilaç vb.) tıbbi çalışmalarla birlikte; küresel kapitalizmin hayvanların doğal yaşam alanlarını yok eden ve insanların yaşam alanlarını ve biçimlerini değiştiren yapısıyla birlikte ele almak gerekir.

 

 

Kaynaklar

  1. John Hopkins University of Medicine (2020) COVID-19 Dashboard by the Center for Systems Science and Engineering (CSSE) at Johns Hopkins University (JHU), 1 June 2020, https://coronavirus.jhu.edu/map.html.
  2. Max Roser, Hannah Ritchie, Esteban Ortiz-Ospina and Joe Hasell (2020) “Coronavirus Pandemic (COVID-19)”. Published online at OurWorldInData.org. Retrieved from: ‘https://ourworldindata.org/coronavirus’ [Online Resource].
  3. Diagnostic testing for COVID-19 in OECD countries, http://www.oecd.org/coronavirus/policy-responses/testing-for-covid-19-a-way-to-lift-confinement-restrictions-89756248/ .
  4. Q&A: Influenza and COVID-19 – similarities and differences, 17 March 2020, https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirus-2019/question-and-answers-hub/q-a-detail/q-a-similarities-and-differences-covid-19-and-influenza.
  5. Gideon Meyerowitz-Katz, Lea Merone A systematic review and meta-analysis of published research data on COVID-19 infection-fatality rates medRxiv 2020.05.03.20089854; doi: https://doi.org/10.1101/2020.05.03.20089854.
  6. Pala K. Salgınlar Çağı Yaşadığımız. Birikim Dergisi, 7 Nisan 2020, https://www.birikimdergisi.com/guncel/10018/salginlar-cagi-yasadigimiz .
  7. Vincent C. C. Cheng, Susanna K. P. Lau, Patrick C. Y. Woo, Kwok Yung Yuen. Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus as an Agent of Emerging and Reemerging Infection. Clinical Microbiology Reviews Oct 2007, 20 (4) 660-694.

 

Göz atın

10 Ocak bir bayram ya da kutlanacak bir gün değil, bir dayanışma günüdür

Gazeteciler, bir 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü daha baskı ve hak ihlallerinin tavan yaptığı bir …

ÇGD’den Bursa Büyükşehir’e ‘mal beyanı’ yanıtı: Bitlis’te 5 minare!

Bilindiği üzere, Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi’nin 30 yılı aşkındır Kültürpark içinde bulunan idari ve …