Fotoğraflar: Olay Gazetesi arşivi
Bursa üzerine 60 kadar kitap ve 500 kadar yazı yazmış olsam da, asıl hedefim Bursa’nın yaşanabilir, çağdaş bir şehir olmasını sağlamaktı. Aslında tüm bu araştırma ve yazılarımla, Bursa’da kentlilik bilincini geliştirerek bir farkındalık oluşturmayı amaçladım. Elbette bu hedefimi, yerel yönetimlerle yapılabilecek ortak projelerle gerçekleştirebilirdim. Bu amaçla, Bursa Araştırmaları Vakfı aracılığı ile yaşanabilir çağdaş bir Bursa’nın oluşması için, belediyelerle birçok ortak projeler yaptık. Bu süreçte; son 25 yıldır Bursa’yı yöneten tüm belediye başkanlarıyla ortak çalışmalar yaptığımız için, eski başkanları yakından tanıma fırsatı buldum. Bu yazımla, birlikte çalıştığım bu belediye başkanları hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Birlikte çalıştığım ilk belediye başkanı Erdem Saker olsa da, önceki belediye başkanlardan beni en çok etkileyen ve iz bırakan Ekrem Barışık hakkında da birkaç söz söylemek isterim. Ekrem Barışık, 12 Eylül’den sonra yönetime gelse de, öncesinde CHP yönetimin kurduğu iyi bir kadronun bulunması sayesinde, Bursa’da başarılı kültür projeleri yürüttüğünü söyleyebilirim. Nitekim Ressamlar Sokağı Projesi, Kale Sokak Projesi ile Bursa Kültür Sanat Vakfı’nın kuruluşu ve faaliyetleri, bu yönde önemli çalışmalar olmuştur. Bursa’nın “Avrupa Ödülü” alması da, Barışık için önemli bir prestij kaynağı olmuştur. Elbette bu ödül, büyük ölçüde Hisar/Tophane yamaçlarında yapılan düzenlemeler sonucu alınmıştı. Ancak ödülü alan Hisar/Tophane yamaçları projesiyle, ayyaşların yatağı olan bu yamaçlar rehabilite edilse de, bugünkü Zafer Plaza karşısında bulunan Rumlara ait yedi asırlık kilise ve okul kalıntıları yok edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin fetih yıllarında kurulan buradaki kilise ve okul binasının kalıntıları adeta süpürülmüştür. 1922 yılında yanan bu metropolit kilisesi, son derece önemli bir eserdi. Bugün burada sadece kilise apsisinin bir bölümü ile bazı duvarlar ayakta kalmıştır. Ardından gelen başkan rahmetli Teoman Özalp’in aklımda kalan bir hizmeti yok. Sadece belediyeye aldığı araçların plakalarını, partisinin adı olan “DYP” olarak kaydettirmesini hatırlıyorum.
Bursa’nın Vizyonunu Belirleyen Başkan: Erdem Saker (1994-1999)
Birlikte çalıştığım ilk belediye başkanı Erdem Saker idi. Beni en çok etkileyen belediye başkanı da Sayın Saker olmuştur. Daha sonra gelen ve birlikte çalıştığım belediye başkanları içinde vizyonu en geniş ve etkileyici başkan kuşkusuz Erdem Saker’dir. Bursa’da kent kültürünün gelişmesi, özellikle Bursa’nın sanat ve kültür şehri olması yolunda ilk önemli girişim, Erdem Saker döneminde başlatılmıştır. Sadece sanat ve kültür alanında değil, şehircilik açısından da Erdem Saker döneminde önemli gelişmeler olmuştur. Bursa’nın yeni vizyonları geliştirildi. Bu amaçla Bursa’daki tüm paydaşların katılımıyla “2020 Planı” hazırlandı. 23 yıl süreyle DSİ Bölge Müdürlüğü yaptığı için, şehircilik ve planlama konusunda son derece deneyimli olan Erdem Saker, çok kısa süre içinde Bursa’da başarılı projelere imza atmayı başardı. Eski bir Bursalı olarak daha DSİ Müdürü iken, Bursa’nın içme suyu sıkıntısını büyük ölçüde gideren “Doğancı Barajı”nın yapımını tamamladı. Mesleği dışında, özellikle gençlere yönelik kültür, sanat ve spor etkinliklerine önem verdi. Bu amaçlarla DSİ Nilüferspor’u kurup, Demirtaş Barajı çevresini çim kayağı pisti olarak düzenleyerek, burada uluslararası çim kayağı yarışmaları başlattı.
Belediye başkanlığı döneminde Bursa’daki kentlilik bilincinin gelişmesi için ilk önemli çalışmaları başlatan Erdem Saker, “kenti birlikte yönetelim” sloganıyla yerel düzeyde demokratik katılımı özendirmeye dönük projeler geliştirdi. Bu amaçla “Yerel Gündem 21” çalışmalarını başlattı. Bu alanda tüm Türkiye’ye örnek olacak çalışmalar yaptı. Belediye Başkanlığı döneminde son derece güçlü bir kadro oluşturdu. Bursalıların sadece 5 yılda bir oy vererek değil, her an şehri denetlemesi, hatta yönetmesini sağlayacak “yönetişim” modelini uygulamaya koydu. Böylece seçilmişlerin dışında, sivil toplum kuruluşlarıyla, halktan gönüllü kişilerin “Yerel Günden 21” çatısı altında Bursa üzerine projeler üretmesi sağlandı. Böylece yüzlerce gönüllü, Bursa’nın geleceği için fikirler üretmiş, hatta bu fikirleri “Yerel Gündem 21” marifetiyle uygulamaya koydu. Mahallesinde, semtinde üretilecek her projenin; bizzat Bursalı, daha doğrusu mahalleli tarafından belirlendiği ya da denetlendiği bir sistem kuruldu. Benim ilk Bursa projelerim de, “Yerel Gündem 21” çatısı altında bu dönemde üretildi. “Demirkapı Semti Projesi”, “Bursa Çarşısı Projesi” ve “Muradiye Külliyesi Projesi” bu süreçte ilk ürettiğim projeler oldu. Bu projelerim, büyük ölçüde uygulamaya konuldu. Ayrıca “Yerel Gündem 21” gönüllülerin çabalarıyla Tofaş Araba Müzesi, Karagöz Evi/Müzesi kuruldu. Bursa’daki tüm anıtların envanterinin çıkarılması için çalışmalar başlatıldı. Bursa’daki tüm anıtsal ağaçlar tescil edilip onarıldı. Sadece halk değil, onlarca gönüllü akademisyen de, “Yerel Gündem 21” çatısı altında Bursa için projeler üretti.
Erdem Saker döneminde, Bursa’daki kültür-sanat faaliyetleri en gelişmiş düzeye ulaştı. Bu dönemde Bursa, gerçek bir Avrupa şehri olma yoluna girdi. Bu amaçla Tayyare Kültür Merkezi kurulup, burada 3 farklı sergi alanı ile iki salon kültür faaliyetlerine ayrıldı. Yine ilk kez Setbaşı Köprüsü yanında Şehir Kütüphanesi kurularak, bir “Kent Arşivi” oluşturuldu. Kent kimliğinin gelişmesi için sayısız projenin önünü açtı. Tarihi eserlerin ilk restorasyon çalışmaları bu dönemde başlatıldı. Bursa’daki bütün kültür faaliyetlerini bir çatı altında toplayacak ve organize edecek bir çatı örgütü kurulması planlandı. Bu amaçla “Bursa Araştırmaları Vakfı” kuruldu.
Erdem Saker, her alanda Bursa’da yeni bir vizyon yarattı. Tüm çağdaş şehirlerde olduğu gibi, Bursa’nın en önemli sorunlardan biri olan trafik sıkışıklığını önlemeye çalıştı. Bu amaçla “Yakın Çevreyolu (Batı ve Doğu)”, “Gökdere Bulvarı”, çeşitli kavşak düzenlemeleriyle “Şehirlerarası Otobüs Terminali”ni yaptı. Ayrıca Hamitler mezarlığı ile birlikte katlı otoparkların yapımı sağlandı. Bursa Hafif Raylı Sistemi’nin dış finansmanını sağlayarak, inşaatını başlattı. Tüm Bursa’nın raylarla döşenmesi fikrini destekliyordu. Her projeden önce, Avrupa’daki örnekleri görüp, en uygun olanı ve en gelişmiş olanını uygulamaya koyardı. Bu nedenle görev süresinin önemli bölümünün yurt dışında geçirdiği için çok eleştirildi. Oysa tüm belediye başkanlarının, başkanlığının ilk birkaç ayında sadece Avrupa şehirlerini tek tek gezmesini öneririm. En fakir Avrupa ülkesi şehirlerinin bile, Bursa’dan ne kadar yaşanılır kentler olduğunu görerek, örnek alıp çağdaş bir vizyonla hizmetlerine başlamalarını salık veririm. Nitekim sağa-sola; “Dünya’nın En Güzel Şehri Bursa” yazdıran Recep Altepe’nin, Balkan şehirlerinden başka hiç bir Avrupa şehrini görmediğini düşünüyorum.
Sadece sanat kültür projeleri değil, çevre projelerini yürüten Erdem Saker, hava kirliliği konusunda önemli girişimlerde bulundu. Bu amaçla Bursa’da Doğalgaz şebekesini genişletti. Ovadaki yapılaşmanın bir parça önüne geçmek üzere, yüzlerde dönüm arazi üzerinde Soğanlı Botanik Parkı ile Hayvanat Bahçesi’ni (Zoopark) yaptı. Gökdere vadisini temizleyerek, çevresi rehabilite etti. Yine ovadaki dere ve kanallar da rehabilite edildi. Bursa’da modern kent çöplüğü ile kalıcı kent yapıtlarının gerçekleştirilmesinde öncülük yaptı. Tarihi alanlarda yapılacak modern yapıların, kente nasıl zarar vermeden yapılması gerektiğine dair; “Zafer Plaza Projesi” ile “Hüzmen Plaza Projesi” örnek gösterilebilir. Yine Uluslararası Fuar Alanı da Sayın Saker döneminde yapıldı.
Erdem Saker’in belediye başkanlığı sadece bir dönem sürdü. Bir dönem daha başkanlığını sürdürebilseydi, sanıyorum bugün çok farklı bir Bursa olabilirdi… En büyük hedefi olan Bursa’nın nüfusu ve kentsel büyümeyi önlemeye yönelik çalışmalarını tamamlayamadı. Bursa’yı tabela kirliğinden kurtarmayı başaramadı. Kötü göründüğü için, seçim sonuna bıraktığı Yalova yolundaki tamirhanelerin taşınmasını hayata geçiremedi.
Varlığı Hissedilmeyen Başkan: Erdoğan Bilenser (1999-2004)
Erdem Saker’in ardından Erdoğan Bilenser Bursa Belediye Başkan oldu. 12 Eylül’den sonra ilk kez DSP’li, yani bir sol/sosyal demokrat bir belediye başkanı olunca, herkes umutlandı. Sayın Bilenser, güler yüzlü ve mütevazı duruşa sahip başarılı bir yöneticiydi. Ancak tabir yerindeyse “tombaladan çıktığı” için, belediye başkanlığına yeteri kadar hazır değildi. 1976 yılında Barışçı Ajans’ı kurmuş olan Bilenser, Bursa’nın ve Türkiye’nin ilk yerel radyoları arasında olan Radyoaktif ve Uludağ FM’i hayata geçirmişti. Başkanlığı döneminde çok iyiniyetli bir kişi olduğu için kimseye yaranamadı. Buna karşın, halkın ve sivil toplum örgütlerinin önerilerine her zaman uydu. Bu nedenle, Kültürpark’ta başlattığı “Kültür Sitesi Projesi” toprağa gömüldü. Yine Yerel Gündem’de karşı çıkıldığı için “Kent Meydanı Projesi’ni” uygulamadı. Tüm bunlara karşın, Bursaray ve ulaşım konusunda başarılı çalışmalar yaptı. Belediye başkanlığı döneminde en önemli sayılabilecek hizmetlerinden biri Kent Müzesi oldu.
“Asfalt Hikmet” (Şahin) (2004-2009)
Hikmet Şahin’le birlikte Bursa, AKP’li bir bediye başkanıyla ilk kez tanıştı. AKP’nin sicili nedeniyle, o yıllarda şehirde büyük bir endişe yaratmıştı. Ancak Hikmet Şahin döneminde; ne belediye kadrolarında, ne hizmet alanlarında Bursalıları rahatsız edecek bir uygulama olmadı. Hatta Bursalılar AKP’yi hiç hissetmedi diyebilirim. 2 dönem İnegöl’de başarılı bir yönetim gösteren Hikmet Şahin adı, asfaltsız yer bırakmadığı için “Asfalt Hikmet”e çıkmıştı. Bursa’da bir dönem süren belediye başkanlığını da, başarısız olarak nitelemem haksızlık olur. Hatta “başarılı olduğu” söylenecek bir belediye başkanlığı yaptı diyebilirim. Bursalıları en çok şaşırtan tarafı da, sonrakiler gibi AKP’nin başkanı değil, Bursa’nın başkanı gibi davrandı. AKP örgütünü hiç takmadı. Kendi bildiği gibi yaptı. Hatta İslamcı geçinen kişilere de hiç ilgi göstermedi. Belediye’de de köklü bir değişiklik yapmadı, sadece bazı eski öğretmen arkadaşlarını müdür olarak atadı, o kadar…
Hikmet Şahin’in Bursa’da yaptığı ve devam etmek istediği en önemli hizmeti, şehir trafiğini çözmek oldu. Trafik akışını rahatlatmak üzere büyük bir çalışma yaptı. Özellikle Ankara Yolu üzerinde çok sayıda “bat-çık”lar yaparak trafiği büyük ölçüde rahatlattı. Sonra çevre yolunun tamamlanmasını sağladı. Bence başkanlığı dönemindeki en önemli hizmeti ise, “Uluslararası Sağlıklı Kentler” toplantısı nedeniyle Bursa’nın girişlerine yaptığı düzenlemeler oldu. Bu vesileyle Bursa’nın girişlerinde binlerce ağacın dikilmesini sağladı. Ve bu ağaçlara özenle de bakıldı. 10 yıl sonra, bugün bu ağaçlar, Bursa’nın girişlerinin güzelleşmesini sağladı. Tüm bu olumlu gelişmelere karşın, Erdoğan Bilenser’in halk istemediği için izin vermediği “Kent Meydanı Projesi” uygulamaya konuldu. Yapılan bu meydan projesi, şehrin trafik sorununu çözeceğine daha da sıkıştırdı. Meydan yerine, rant oluşturacak yüksek binalar yapıldı.
“Doğanbey Fatihi” Recep Altepe (2009-2018)
Gelelim Recep Altepe’ye… Aslında Recep Altepe ile en uzun süre çalıştığımız bir belediye başkanıdır. Kendisiyle, daha Osmangazi Belediye Başkanı olduğu döneminde çalışmaya başladık. “Bursa Araştırmaları Vakfı”, Osmangazi Belediyesi ile birlikte; “Bizim Mahalle”, “Bizim Çarşı” ve “Bizim Köy” gibi projeler yürüttük. Erdem Saker döneminde aldığımız “yönetişim” birikimi ile başarılı kültür projeleri yaptık. Mahalleli veya köylüyle birlikte, ortak alanlar oluşturma ve hizmet üretme projeleri geliştirdik. Bu projelerle belediyeyle, halkla birlikte belediyeciliğin nasıl yapılabileceği konusundaki deneyimlerimizi paylaştık.
Aslında Recep Altepe, devraldığı Hilmi Şensoy döneminin restorasyon ve kültür projelerini tamamlamak istemiyordu. Bunları gereksiz ve israf olarak görmüştü. Bursa Araştırmaları Vakfı ve Çekül Vakfı’nın girişim ve önerileriyle bu restorasyonlar tamamlandığında, yapılanlara halk tarafından teveccüh gösterilmesi Altepe’yi restorasyon konusunda heveslendirdi. Restorasyonların bir siyasi rant getirdiğini gören Altepe, yenileri yapmaya başladı. Böylece artık restorasyon, Recep Altepe’nin başlıca işi oldu. İlk zamanlarda bizim müdahalelerimizle, mümkün mertebe tarihi eserler tahrip edilmeden restorasyonlar yapılmıştı. Restorasyonların Bursalıların daha da ilgini çekince, 5 yıl içinde tüm surların restorasyonu planladı. Oysa restorasyon çok hassas ve zor bir iştir. Her restorasyonda ufak da olsa bir tahribat kaçınılmazdır. Kötü restorasyonlarda ise bu tahribat adeta bir yıkım olur. Ne yazık ki, Recep Altepe döneminde Bursa’da yapılan restorasyonlarda, tarihi eserler yıkılıp yeniden yapma biçimi tercih edildi. Böylece, tarihi eserler ayağa kaldırılacağına, yok edilme sürecine girdi. Oysa Hilmi Şensoy döneminde “Bursa Kalesi Projesi” ile sadece surların bulunduğu işgal edilmiş̧ alanlardaki konutlar temizlenip, Saltanat Kapı sembolik olarak restore edilecekti. Ancak Recep Altepe’nin Pınarbaşı Fetih Kapısı’nda yaptığı gibi, bu tarihi alanda 1 cm bile tarihi orijinal bir yapı kalıntısı kalmayacak biçimde yenileme çalışmaları yapıldı. Eski tarihi yapılar, binlerce km uzaklıktaki bir şehirden getirilen taşlarla kapatılmaya başlandı.
Elbette Recep Altepe döneminde yaşanan restorasyon rezaleti, sadece Bursa’da yaşanan bir felaket değildi. Bir zihniyetin yarattığı bir felaketti bu. Son 15 yılda yeni bir İslam dini, yeni bir Türk tarihi dizayn edildiği gibi, bu topraklarda yaratılan tarihi değerler için, korumak yerine yeniden yapılması fikri gelişti. Bu anlayış, ideolojik bir zihniyetin sonucudur. Bursa’daki birçok yapı moloz taşından yapılmış olsa da, bunlar yıkılıp, atalarımızın eserlerinin daha zengin ve güzel gösterir düşüncesiyle kesme taştan inşa edilmesi bu zihniyetin ürünüdür. Recep Altepe, partili Cumhurbaşkanı RTE’nin söylediği veciz sözünde olduğu gibi Bursa’da da birçok “tarihi eser yapmış(?)” bir başkanımız olarak tarihe geçmiştir.
Ancak Recep Altepe’nin en büyük faciası, elbette Doğanbey’deki TOKİ konutları oldu. Yaptırdığı “Doğanbey Konutları” sayesinde, Bursa’ya onarılmaz ve kalıcı büyük bir zarar verdi. Böylece Bursa’nın silueti bozuldu. Sadece benim çalıştığım ve tanıdığım belediye başkanlar içinde değil, belki de gelmiş-geçmiş en başarısız, Bursa’ya en çok zarar veren belediye başkanı olarak tarihe geçti…
Bursa’yı Dozerlerle Yıkan Başkan İstiyorum
Son 25 yılda, Bursa şehrinin nüfusu iki misli arttı. Bu dönemde şehrin kapladığı alan da en az iki misli büyüdü. Ancak Bursa’nın bu kentsel gelişimi sırasında, batısı ile doğusu arasında büyük farklar yaşandı. Kestel, Gürsu ve Yıldırım ilçeleri, bugün son derece çarpık, içinde yaşanamaz alanlar oluştururken, Nilüfer ilçesi ise Bursa’nın modern yüzü olarak bir başka şehir gibi gelişti. Bursa’nın doğusu, Türkiye’nin doğusu gibi gelişemezken, Nilüfer; bir Avrupa şehri gibi çağdaş bir şehir örgüsüne kavuştu… Son 25 yılda şehirleşmede yaşanan bu farklılaşmanın mantıklı bir açıklaması olmalı. Elbet bu farklı ilçelerin yaşadığı kentleşme sürecini belirleyen en büyük etken, ilçe başkanları olmuştur. Şehrin bu farklı gelişme sürecinde, büyükşehir belediye başkanlarının bir dahli de olamadı, olamazdı da. Bu süreçte, çağdaş Nilüfer’in oluşmasını sağlayan en önemli yönetici, elbette 20 yıldır bu ilçeyi yöneten Mustafa Bozbey olmuştu. Nilüfer ilçesi; sadece kentleşme ve sosyal donatı alanları açısından değil, sanat ve kültür yaşamı alanında da Türkiye standartlarının üzerinde bir gelişme yaşadı.
Bu vesile ile Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde, Bursa’nın seçilecek yeni başkanına bazı önerilerim olacak. Bence yeni seçilecek Bursa belediye başkanının en önemli hedefi, şehrin daha fazla büyümesini engelleyecek projeler yapması olmalı. Bursa’nın yeni başkanı; yeni ve büyük binalar yapmak yerine, dozerlerle tüm şehri yıkmalı… 2 bin yıl önce Bithinya döneminde Bursa’nın ilk kurulduğunda olduğu gibi önce planlayıp öyle yeniden yapmalı… Elbette bu imkansız bir ütopya. Ama hiç değilse her mahallenin ortasında nefes alınabilecek meydanlar açılmalı. Bursa’nın yeniden “Yeşil Bursa” unvanını kazanacak projeler üreterek, yeniden yaşanabilir bir şehir kurmalı…