ÇGD Bursa Şubesi ve Bursa Barosu’nun düzenlediği Yaşananlar Boşuna Değil-Çağdaş Söyleşiler’in yeni konuğu, Gazeteci- Yazar Enver Aysever oldu. “Soran Gazeteci, Susan Gazeteci” temasıyla düzenlenen söyleşide konuşan Aysever, “Soru sormayı işinizin bir parçası olarak bileceksiniz. Bunu tercih etmiyorsanız, rezillik” dedi.
Gazeteci-Yazar Enver Aysever Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi ve Bursa Barosu’nun ortaklaşa düzenlediği “Yaşananlar Boşuna Değil – Çağdaş Söyleşiler”in konuğu oldu.
Bursa Akademik Odalar Birliği’ndeki Bursa Barosu Av. Özgür Aksoy Salonu’nda “Susan Gazeteci, Soran Gazeteci” temasıyla gerçekleştirilen söyleşide Enver Aysever, medyanın içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
Moderatörlüğünü ÇGD Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Onur Fidansoy’un yaptığı etkinlikte konuşan Aysever; “Soru soran gazeteci olmak bir tercih. Soru sormayı işinizin bir parçası olarak bileceksiniz. Bunu tercih etmiyorsanız, zaten rezillik. Bu mesleği yapmamanız lazım. Soru sorabilen olmak gerekir. Niyetiniz soru sormaktır da kültürünüz, diliniz, cesaretiniz, etik değerleriniz buna yetmeyebilir. Türkiye’de ekranda soru soramayan gazetecilerin önemli bir kısmı, yeteneği, merakı olmadığı için soramıyor. Hayatında soru sormamış ki orada sorsun! Pek çok şaşaalı, insanların bayıldığı gazeteci, prompteri kaldırın önünden, kendi adı dışında bir şey söyleyemez. Soramamanın iki ayağı var. Sormak isteyip soramayanlar, bir de iktidar yalakası olanlar var” ifadelerini kullandı.
“Sorusunu esirgemeyen adam” olarak anılmaya başlandığını, “Aykırı Sorular” programında konuşulanların halen daha sosyal medyada dolaşımda olmasının hoşuna gittiğini ifade eden Aysever, “Bir gün önce Ayşe Arman’a 4 tane sevgilisi olduğunu söyleyen Ali Ağaoğlu’na, ‘bu kızlar çok yakışıklı olduğunuz için mi sizinle beraber oluyor, yoksa paranızla mı beraber oluyorlar?’ diye sormam, sokak ağzı değil, gerçekçi bir soru. Mesela, Maslak 1453 Projesi, CHP iktidarda olsaydı Maslak 1923 olur muydu? Soru böyle sorulur. Öteki türlü sormak palavradır. Sayın bilmem ne iyi misiniz filan! Bunu ben yapamam. Üslubumun iyi bir üslup olduğunu düşünüyorum. Lümpen bir üslup değil, tam tersine entelektüel bir üslup kullandım. Ayrıca entelektüel dili hızlı düşünerek kullanmak gerekir. Karşınızdaki insanın düşünmeye zamanı olmadığı için bilinçaltını açığa çıkarıyor. Çalıştığım tüm kanallardan periyodik aralıklarla kovuldum. CNN’den kovulurken genel müdür arkadaşım mesaj attı. Upuzun ve övgüler dolu bir mesaj. Herhalde bu sene bana Ahmet Hakan’a verdikleri parayı bana da verecekler diye düşünürken, sana teşekkür ediyoruz diyerek işime son verdiler” dedi.
Aysever şöyle konuştu: “Bugün Türkiye’de itirazını dile getirebilmek, hele bir sosyalist olarak ideolojik bir zeminde söyleyebilmek önemli. Bunu yapma olanağını bulanlardan biriyim. Çok arkadaşımız işsiz, yapamıyor. Biz de pek işli sayılmayız. İşimiz var da o işlerle geçiniyor sayılmayız. Bu anlamda halimden şikayetçi değilim. Şikayet etmek kültüründen hoşlanmadığım gibi o kadar büyük bedeller ödemiş meslektaşlarımız var ki, hapisler, zindanlar, ölümler var. Ben nihayetinde birkaç hapis cezasına çarptırılmış ama bunları yatmamış durumdayım. Süren davalarım var. Bizim meslekte kovulmanın negatif bir ölçü olmadığını biliyorum. CNN ekranında olmak kovulmaktan daha ürkütücü bir durum olabilir diye düşünüyorum.”
“ATATÜRK TACİRLERİNDEN KORKARIM”
Enver Aysever, televizyondaki ilk programının, İslamcılarla solcuları uzlaştırma çabalarının arttığı bir döneme denk geldiğini, ilk konuklarının da solcular adına Ertuğrul Günay, İslamcılar adına da Mehmet Bekaroğlu’nu davet ettiğini hatırlattı. Aysever “O kadar başarılı oldum ki, Ertuğrul Bey AKP’den bakan oldu, Mehmet Bekaroğlu da CHP’de genel başkan yardımcısı oldu. Hayaldi gerçek oldu! Tarihsel rollerimden biri bu idi” diyerek ironi yaptı.
Aysever; “İstanbul’da önceki gün yaşanan deprem. İyi ki oluyor. Herkesin aklı başına geliyor. Deprem öldürmez, yobazlık öldürür. Yobazlarla aynı ülkede yaşıyorsak bizim günahımız onları eğitememek. Onlarla mücadele edememek. Depremde kimin öleceği belli değil. Bu adamlarla neyi konuşacaksın ki? Gericilikle müzakere edilmez, mücadele edilir! Çok net… Dolayısıyla sosyalist, az olmaktan korkmaz. Ben Atatürk tacirlerinden de hoşlanmıyorum. ‘Atam sen kalk ben yatam!’ Tek madde, ikinci madde yok. Antiemperyalizm, antikapitalizm nerde? Örgütlü toplum, hukukun üstünlüğü nerde? Sen TÜSİAD üyesisin ama Atatürk’ü çok seviyorsun. Öyle sevmek kolay. İşçiyi sömür… İşçinin Atatürk’ü ile TÜSİAD’çının Atatürk’ü farklı olmalı. O yüzden kültürel olarak yoksul insanın İslam’ı ile yukarıdakinin İslam’ı farklı…” ifadelerini kullandı.
Söyleşi sonunda Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi Başkanı Rabia Deniz, Aysever’e plaket verdi. Enver Aysever, söyleşi sonunda okurlarına kitaplarını imzaladı.