Cuma , Nisan 19 2024
Anasayfa / Arşiv (sayfa 4)

Arşiv

Salgının Sonuçları Sınıfsaldır 

Uğur ÖKDEMİR Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını ile birlikte ilan edilen pandemi süreciyle, insanların yaşamında büyük kısıtlamalar ortaya çıktı. Salgın bittiğinde insanların anlatacağı o kadar çok şey var ki. “Evde kal” çağrılarına uyup salgının geçmesini beklemek, sokağa çıkma yasakları, dağıtımı bir türlü başarılamayan maske, açıklanan ancak halka pek yararı …

Devamını oku »

İfade ve basın özgürlüğü adına…

  Hazal OCAK   Gazeteci olmak çocukluk hayalimdi. Küçükken bu mesleğin hayalini kurduğum zamanları hatırlıyorum. Kendimi  toplumun gerçek ve doğru haber alma hakkının savunucusu olarak görüyordum. Gerçeğin peşinde koştuğumu, yaptığım haberlerle kamuoyunu bilgilendirdiğimi… Bugün geriye dönüp baktığımda o hayalin içindeyim ama tek bir farkla: Gerçeği yazdığım, doğru haberleri yaptığım için …

Devamını oku »

Doğanın Pandemisi: Rant ve talan

  Hatice Nur DERYA Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı. Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin …

Devamını oku »

Korona günlerinde tanıştığımız sözcükler

  Attila AŞUT Yeni tip koronavirüs salgını tüm dünyada insanları eve kapatırken, toplumların yaşam ve çalışma biçimleri de değişime uğradı. Evler artık “işlik” gibi kullanılıyor; “ofis” çalışmaları buralardan yürütülüyor. Sanatsal üretimlerin merkezinde artık konutlar var. Çalışma odaları küçük stüdyolara dönüştürülmüş. Gösteri salonlarının yerini ise balkonlar almış. Popüler müzik parçalarının koronaya …

Devamını oku »

Bir Konteyner Hikayesi

    *Bir ÇGD üyesi… Koronavirüs günlerinde, Türkiye’nin yöneticileri toplum genelinde bir “evde kal” kampanyası başlattı. Zaman zaman “sokağa çıkma kısıtlaması” uygulandı. Gazetecilerin mesaisi ise bu süreçte büyük oranda devam etti. Sizinle şimdi bir yolculuğa çıkalım. Bir an için Demirören Medya Grubu’nun İstanbul’da bulunan merkezinde çalıştığınızı düşünün. Koronavirüs günlerinde, kamu …

Devamını oku »

Medya dünyası entübe durumunda

Ahmet YILDIZ Gazete ve televizyonlar uzun süredir iktidar virüsünün saldırısı altındaydı. Büyük merkez medya bu virüsten fayda sağlarken,  bir avuç muhalif medya ise artık entübe durumunda. Muhalif medyanın bunu atlatması kolay değil ama dayanışma ile imkansız da değil… “Korona” denen virüs sadece insanlara değil, medyaya da bulaştı. Öyle bulaştı ki, …

Devamını oku »

En büyük ikinci felaketimiz!

Nazım ALPMAN Çin’de başlayıp bütün dünyayı saran Covid-19 hastalığı Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ifadesiyle, “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana karşılaştığımız en büyük felaket” olarak kayıtlara geçti. Avrupa’daki etkisi bakımında gerçekten de “En Büyük Felaket” idi. Bizim gibi “çölde ayı ile köşe kapmaca oynayan, talihsiz bedevi” misali olan memleketler için ise ancak “İkinci” sıraya yerleşebilecek bir felaket olabilirdi. Birinci …

Devamını oku »

Odatv ve medyaya operasyonun nedeni bu mu?

  Mert TAŞÇILAR Odatv Editörü Cumhuriyet tarihi boyunca, önce Kurtuluş Savaşı daha sonra çok partili yaşam, darbeler ve son olarak da AKP iktidarı döneminde gazetecilik hep zor dönemlerin şahidi oldu. Bugünlerde ise durum farklı… Basın özgürlüğüne politik bir tercih olarak açıktan baskı uygulanmasına pek şahit olmamıştık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın …

Devamını oku »

Salgın değişim sürecini hızlandıracak

Gökhan DURMUŞ Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı   Covıd-19 virüsü nedeniyle pandemi ilan edildiği günden beri tüm sektörlerin durumu ve geleceği birçok yönüyle tartışılıyor. Türkiye’de medya sektörü başta olmak üzere ağırlıkla beyaz yakalıların çalıştığı iş kollarında ise evden çalışma biçimi geleceğe yön verecek gibi gözüküyor. Güçlü sendikalar ve örgütlü mücadele …

Devamını oku »

Gerçeğin peşinde: Gazetecilik ve edebiyat

  Gökçer TAHİNCİOĞLU Güney Amerikalı büyük edebiyatçıların romanlarını okuduğunuzda, sürekli dipten, sizi huzursuz eden bir duyguyla baş başa kalırsınız. Roman, ister yalnız bir kadının, ister unutulmuş bir kasabanın hikâyesini anlatsın, fonda mutlaka başka bir gerçekliği sunar size. Gerçeğin verdiği huzursuzluk, mutlaka öğrenme isteğini harekete geçirir. Orada yaşayan insanların dikta rejimlerinden …

Devamını oku »